MİHALLIÇCIK SARIYARLI HACI MUSTAFA EFENDİ (Ölüm 1300=1882)
Mihallıçcık Sarıyarlı Hacı Mustafa Efendi’nin doğumu ve İstanbul’a gidişi ile ilgili bir bilgi elimizde yoktur. Komşumuz Dİnek köyündeki Medresede başarılı olan öğrencilerin İstanbul’a götürüldüğü (Müderris Mehmet Emin Efendi gibi) ile ilgili bilgiler elimizde mevcuttur.
Sarıyarlı Mustafa Efendi tıbbiyeli doktor, Türkçe, Edebiyat ve Matematik öğretmeni, Arapçayı Türkçe ifadelerle açıklamaya ve anlatmaya çalışmış bu bağlamda Kuran Tefsirinin Türkçe anlaşılması için tefsir kitapları yazmıştır.
İngilizce ve İspanyolca bilmekte, 1853-56 Kırım harbinde İngiliz Ordusu refakatinde bulanarak İngilizce tercümanlık yapmıştır.
Sarıyarlı Mustafa Efendi aynı zamanda seyyahtır. Yaptığı gezileri kaleme alarak seyehatnameler yazmıştır. Gezilerinden birinde Çin ve Japonya’ya kadar gitmiş “Bir Osmanlı Bürokratının Uzakdoğu Seyehatini” anlatan yazılar kaleme almıştır. Osmanlı-Japon ilişkilerinin gelişmesinde önemli rol oynayan Mustafa Efendi ölümünden sonra Osmanlının Japonya’ya 1890 yılında gönderdiği Ertuğrul Fırkateyninin gezi planlamasına öncülük etmiştir.
Türkçe Zübbetü’-Beyan adlı eseri 1297/1880’de İstanbul’da Mihran matbaasında ve ikinci baskısı 1325/1909’da Mahmud Beg matbaasında yapılmıştır. Türkçe Zübdetü’l-Beyân, Türkçe’de Belâgat’ın ( iyi konuşma, sözle inandırma) tek şubesini bütün yönleriyle ele alan tek kitaptır. Osmanlı döneminde Türkçenin önemini, anlatabilme ve anlaşılabilmenin önemini vurgulayan önemli bir kitaptır. Bu kitap pek çok Türkçe dil kongrelerinde ve araştırmalarında incelenen önemli bir eserdir.
Yayımlanmış 18 adet eseri ile Sarıyarlı Mustafa Efendi Osmanlı döneminde en çok kitap yazan bilim adamlarındandır.
Darüşşafaka Cemiyeti okullarında uzun yıllar hocalık ve müdür muavinliği yapmış ve kendisine “Daruşafaka’nın muallim-i evveli ( Başöğretmen)” yakıştırmasında bulunulmuştur.
Resim: Mihalıçcık Sarıyarlı Mustafa Efendi hakkında Kayseri Üniversitesinde akademik çalışma yapan, bizleri bu konuda bilgilendiren Gökhan Demir’in Sarıyar ziyaretinden.
“Alimlerden münevver bir zat olup Mihallıçcık kazasına bağlı Sarıyar Köyündendir. Tahsil ve tasnifi İstanbuldadır. İngilizlerle birlikte Kırım Harbine iştirak etmiş ve dönüşte ir seyahatname yazmıştır. Beyazıt Camii Serifinde ders okutmaya başlamış ve tasdikata kadar okurmuşsa da tamamlanmasına ömrü musaade etmemiş ve senesinde vefat etmiştir. Eyüp civarında Kaşgarlı tekkesi yakınında Savetpaşa dergahına defnedildi. Nakşibendi Şeyhlerinin değerlilerinden Abdullah Ekmeliye intisab etmiştir.
Eserler:
- Şerhu Şevahidi Netaicil-Efkar Meal-izhar. Matbudur.
- İnkişafül-Ezhari Fi Mes’eletil-izhar.
- Şerhu Şevahidi’l Kafiye vel Cami. Matbudur.
- Risaleyi İstiska.
- Risaletüt-Teşbihi’l-Vakııfi’s-salati alen-nebiyyi aleyhisselam.
- Risale-yi mahzufati’l-Kur’an.
- Vicadanul-Maksudi an kavli sahibil-maksud.
- Risale-yi imtihaniye
- Umdetü’l-Ahkam fi Erkani’l-İslam
- Emsile-yi Cedide. Matbudur.
- Tekmiletül-Bina. Matbudur.
- Tercemeyi Şuruti’s-Salat.
- Hayru’l-Umuri fi zayareti’l-Kubur
- Mebdeul-Hesabi Li Mubtedi’t Tullap
- Şebika Seyehatnamesi
- Türkçe Zübbetü’l-Beyan. Matbudur.
- Şerhun Ala Risale-yi Vasıta Lil-Fazıl-Gelenbevi
- Sergüzeşt-i Fakir.(Müellefin hal tercümesi hakkındadır.)
Bu eserlerden başka Mesneviden dört beyit şerhi, Karabaş tecvidinin Farsçaya tercemesi vesaire gibi risaleleri de vardır. Osmanlı Türk dilinin sarf ve nahvine dair yazmaya başladığı eserini tamamlamaya muvaffak olamamıştır. Avrupa dillerinden bir dereceye kadar İngilizceye aşinalığı vardır.”
Prof.Dr. Mehmet Kanar (İstanbul 2000) “Darüşşafaka Türkiye de ilk Halk Mektebi, Daruşşafaka Nasıl Doğdu, Ne Hizmetler Etti, Nasıl Yaşıyor” adlı eserinde (1927 baskılı Mehmet İzzet, Mehmet Esad,Ali Kamil Bey tarafından yazılan eser temel alınmıştır.) Mihallıçcık Sarıyarlı Mustafa Efendi şöyle anlatılıyor;
“Darüşşafaka’nın ilk devresinde 15 Haziran 1289 tarihinde tedrisata başlandığını yukarıda söylemiştik. Aynı günde Mihallıçcıklı Mustafa Efendi isimli bir zatın Darüşşafaka’ya muallim tayin edildiği görülüyor. Bu zat, Beyazıt Camii müderrislerinden Şehri Nüzhet Efendi’nin talebesi ve Mekatib-i Askeriye ders nazırı Süleyman Paşanın ders ortağıdır.
Mustafa Efendi 1289 dan 1298 tarihine kadar Darüşşafaka’da muallimlik etmiş, bir aralık mekteb müdür vekilliği vazifesini de ifa eylemiştir. Arapça bilhassa Türkçe, edebiyat, fıkıh hesap derslerini okuttuğu muhtelif senelere ait imtihan cetvelleri altındaki açıklamalardan anlaşılıyor. Mekatib-i askeriye ders nazırı Süleyman Paşa’nın Darüşşafaka’ya tayin olunduğuna şüphe olmayan Mustafa Efendi asrın en önemli ulemasındandı ve İngilizce ile İspanyolca’ya aşinaydı. Türkçe ve Arapça 18 parça eserin müelifi olup, matbu eserleri uzun müdde Darüşşafaka’da okunmuştur. Ezcümle Türkçe Zübdetül’l-beyan’ı altıncı sınıfta okunmakta idi. Mustafa Efendi, medreselerde şerhli ve haşiyeli kitaplardan senelerce okunan fakat layıkıyla öğretilemeyen Arapça’yı Darüşşafaka’da Arapça metin fakat Türkçe ibare ve izahlarla tedrise başlamış ve Emsile-i Cedide ile Tekmiletü’l bina ve sair bu neviden eserlerini bu maksatla yazmıştır. Bu zata “Daruşafaka’nın muallim-i evveli” denilse, yaraşır. Mustafa o devre göre tıp dahi tahsil etmiş olduğundan 1293 Seferinde tabip sıfatıyla orduya katılmıştı. 1270 Kırım Seferinde İngiliz ordusu refakatinde bulunmuştur. İngilizce’yi bu vesile ile öğrenmiş olması melhuzdur. Fakat İspanyolca’yı ne suretle öğrendiği anlaşılamıyor. Mufassal hal tercümesi Osmanlı Müellifleri’nde mündericdir. “
SARDER'den Güncel Haberler
- Hepsi
- Duyurular
- Etkinlik
- Sergi
Kültürel ve Tarihi Değerlerimiz
Tabduk Emre
, Horasanlı bir Türkmen dervişi olan Yunus Emre'nin mürşidi olarak tanınır. Doğum tarihi 1210 ve 1215 yılları arasında tahmin edilmektedir. Rivayete göre, Hacı Bektaş-ı Veli, Yunus Emre'nin eğitimini Tapduk Emre'ye emanet eder. Tapduk Emre'den itibaren Anadolu'da "Tapduklular" adında bir topluluğun varlığı belirtilmektedir. Yunus, Nallıhan Tapduk Emre dergahında kırk yıl boyunca odun taşıyan bir derviştir ve taptukluların yetiştirdiği en büyük ozanlardan biri olarak kabul edilir.
Yunus Emre
Anadolu'da Türkçe şiirin öncüsü olan mutasavvıf ve halk şairidir. Yunus Emre, Anadolu Selçuklu Devleti'nin dağılmaya ve Anadolu'nun[9] çeşitli bölgelerinde büyüklü küçüklü Türk beyliklerinin kurulmaya başlandığı 13. yüzyıl ortalarından[10] 14. yüzyılın birinci çeyreğine kadar Orta Anadolu havzasında, Eskişehir'in Sivrihisar ilçesinde yer alan Sarıköy'de yetişmiş ve Ankara'nın Nallıhan ilçesindeki Tapduk Emre'nin dergâhında yaşamıştır.